RAMAZAN 1 (16 MAYIS) - HAKİKİ KİŞİSEL GELİŞİM SİTESİ

İçeriğe git

Ana menü:

RAMAZAN 1 (16 MAYIS)

ÖZEL KUR-4

MEAL”

TEVBE-48. “Bundan önce de aranızda fitne çıkarmaya yeltenmişler

ve (ey Rasûlüm,) nice planlar içine girip, senin için türlü türlü entrikalar çevirmişlerdi.

Ama onlar hiçbir zaman hoşlanmasalar da, hak gelip yerine oturdu ve Allah neye hükmettiyse o oldu.”

-----------------------------------------------------------------------------

HADİS”

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Benim adıma yalan söylemeyin!
Kim benim adıma yalan söylerse, ateşe girer!"

(Ali radıyallahu anh. Buhârî)

-----------------------------------------------------------------------------

TEFEKKÜR PENCERESİ”

*Huzur, her mahfilde sözü edilen ve asla vaslına erilemeyen bir mahbub oldu.

*Esasen bu dert meyhanesinde, daima huzursuzluktan şikâyet edilmiş ve huzur adına türküler söylenmiştir.

*Ne var ki, her devirde meydana gelen yeni huzursuzluklar, bir evvelki devri aratmış.

*Huzur ve huzursuzluk, şimdiye kadar, bir gece-gündüz deveranı içinde devredip durmuş, bir türlü izafî çizgiden aydınlığa ve kat’iyete ulaşamamıştır.

*Nasıl ulaşır ki, burası gerçek huzur ve huzursuzluğun yeri değil; ancak yoludur.

*İlk mevhibelerini değerlendirenler ve istidat mumlarını tutuşturanlar, iradenin hakkını vermiş, nura ve huzura vâsıl olmuşlardır, gönül ve vicdanlarında bir aydınlık ve huzura...

*Var oluş sırrını kavrayamayanlar, melekelerini şer hesabına geliştirenler ve sefil arzularına zebun olanlar ise, karanlığa, ama mutlak karanlığa ve huzursuzluğa maruz kalmışlardır.

*İnananlar ve gerçeğin yolunda olanlar için, mutlak huzursuzluk asla bahis mevzuu değildir.

*Onlar her rahatsızlık ve tedirginliğin arkasında dahi bir ümit ve emniyet bişareti alır ve hâdiseleri gülerek karşılarlar.

*İman ve ümit huzurun ilk şartıdır.

*Vicdanî yüceliğe erememiş, orada kendi Cennetini kuramamış kimselerin huzurlu olması düşünülemeyeceği gibi, geleceği ümitle bekleyen ve mutlu istikbalin hazlarıyla gönlünde Cennetler kuranların da huzursuzluğu düşünülemez.

*Bu itibarla, milletçe bütün çırpınışlarımız, insanımızı böyle bir huzur topluluğu hâline getirme istikametinde olmalıdır.

-----------------------------------------------------------------------------

NURDAN YANSIYANLAR”

İman hem nurdur, hem kuvvettir.

Evet, hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir ve imanının kuvvetine göre, hadiselerin baskısından kurtulabilir.

Allah’a tevekkül ettim. (Allah kerîm..!)” der, hayat gemisinde, hadiselerin dağlar gibi yükselen dalgaları içinde tam emniyetle yolculuk yapar.

Bütün ağırlıklarını Kadir-i Mutlak’ın kudret eline emanet ederek dünyadan rahatça geçer, berzahta istirahat eder.

Sonra da ebedî saadet dairesine girmek için cennete uçabilir.

Fakat tevekkül etmezse dünyanın ağırlıkları uçmasına izin vermez, aksine, onu aşağıların en aşağısı olan seviyeye çeker.

Demek, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de iki cihan saadetini gerektirir.

Fakat yanlış anlama!

Tevekkül, sebepleri tamamen reddetmek değildir. Aksine, onları kudret elinin perdesi bilip sebeplere uymak, bunu da bir tür fiilî dua kabul ederek neticeyi yalnız Cenâb-ı Hak’tan istemek, O’ndan bilmek ve O’na minnettar olmaktan ibarettir.

Tevekkül eden ve etmeyen insanın halleri şu hikâyedekine benzer:

Vaktiyle iki adam, hem bellerine hem başlarına ağır yükler yüklenip bilet alarak büyük bir gemiye binmişler. Onlardan biri biner binmez yükünü yere bırakmış, üstüne oturup ona bekçilik etmeye başlamış. Diğeri hem ahmak hem gururlu olduğundan yükünü yere bırakmamış.

Ona, “Ağır yükünü yere bırak, rahat et.” dendiğinde,

Yok, bırakmayacağım, belki ziyan olur. Ben kuvvetliyim, malımı belimde ve başımda taşıyacağım.” demiş.

O adama yine denilmiş ki:

Sultan’ın bizi ve seni taşıyan şu emniyetli gemisi daha kuvvetlidir, malını daha iyi korur. Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetin tükenir. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın iyice ağırlaşan o yüklere güç yetiremeyecek. Kaptan da seni bu halde görse ya divane deyip kovacak ya da ‘Bu adam haindir, gemimizi itham ediyor, bizimle alay ediyor. Hapsedilsin!’ diye emir verecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü dikkatlice bakanların nazarında zayıflığı gösteren kibrinle, acizliği gösteren gururunla, riyayı ve alçaklığı gösteren suniliğinle kendini halka maskara yaptın. Herkes sana gülüyor.”

Bu sözlerden sonra o biçarenin aklı başına gelmiş.

Yükünü yere koyup üstüne oturmuş, “Oh, Allah senden razı olsun! Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum.” demiş.

İşte ey tevekkül etmeyen insan!
Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et ki, bütün kâinata dilenci olmaktan, her hadise karşısında titremekten, kendini beğenmişlikten, maskaralıktan, ahirette azaptan ve dünyadaki sıkıntıların hapsinden kurtulasın…

-----------------------------------------------------------------------------

DUA İKLİMİ”

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…

Allah’ım! Benim için dua eden kullarını bana ve beni onlara sevdir. Beni hem muhib hem de mahbûb eyle.

Beni bütün münzel kitaplara iman eden, Resûlünün lisanıyla gelen her şeye yakîn ölçüsünde inanan kullarına dâhil et.

Her türlü âfet ve felaketten beni koru.

Seçip sırat-ı müstakime hidayet buyurduğun sevgili kulların zümresine beni de kat.

Nezdindekilerle alâkalı müşahede ufkumu genişlettikçe genişlet. Öyle genişlet ki, ne hakkımda ta’cîl buyurdukların için te’hîr, ne de te’hîr buyurdukların için ta’cîl talep etmeyeyim.

Ey fazlı büyük olan Allahım! Kalbimi, Senin her şeyin başı olan muhabbetinle öylesine doldur ki, onda Senden başka hiçbir şey için yer kalmasın.

Allah’ım! Senin fazlına, keremine ve ihsanına dehâlet ediyorum.

Bismillahirrahmanirrahîm”in kudretiyle kadrimi yücelt.

Sadrıma genişlik ver.

İşlerimi kolaylaştır.

Hiç ummadığım yerlerden sürpriz şekilde maddî-manevî rızıklar ihsan et.

Ne olur Allah’ım, her hâlimi bir nizam ile ıslah buyur.

Fiillerimi güzelleştir. Beni belalardan, hakkımdaki acı hükümden ve şeytanın şerrinden kurtar.

Allah’ım! Beni salihlerden ve lütuflar karşısında hep şükürle gerilen kullarından eyle.

Bütün işlerimde intizam içinde olmayı benim için müyesser kıl.

Hakkımda hayırlı olan muratlarımı gerçekleştir.

Beni her türlü kötülük ve isyandandan uzak, bütün salih amellere de yakın tut.

Kalbimi marifet ve amel-i salih ile nurlandır.

Sen şüphesiz her şeye kâdir bir Kudreti Sonsuzsun Allah’ım!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhi efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât), tertemiz âline, kerem ve iyilik numûnesi ashâbının her birine salât ü selâm eyle ve o salavât hakkı için dualarımı kabul buyur Allah’ım! Âmîn!

-----------------------------------------------------------------------------

GÜNÜN ZİKRİ:  " EL - GÂNİ "

TESBİH ADEDİ: 1060

TESBİH NİYETİ: GERÇEK ZENGİNLİK, GENİŞ RIZIK, İNSANLAR TARAFINDAN SEVİLMEK…

 
İçeriğe dön | Ana menüye dön